KOOPERATİFLERDE YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİ İBRA ETMENİN SORUMLULUK DAVASI AÇMA HAKKINA ETKİLERİ
Soner ALTAŞ/Dr. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi
1.Giriş
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu2 (KK3)’nun 62’nci maddesinin üçüncü fıkrasında “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar.” hükmüne yer verilerek, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin hukukî sorumluluklarına işaret edilmiş, ancak hukukî sorumluluğa dair detaylı bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bununla birlikte, KK’nun 98’inci maddesinde “Bu kanunda aksine açıklama olmıyan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim şirketlere ait hükümler uygulanır.” hükmüne yer verilerek, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu4 (TTK)5 ’nun anonim şirketlere dair hükümlerinin kooperatiflere de uygulanması öngörülmüştür.
Böylece, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin hukukî sorumlulukları hakkında TTK’nın anonim şirketlere ilişkin hükümlerinin uygulanması mümkün kılınmıştır.
Anonim şirketlerde hukukî sorumluluk, TTK’nın 549 ilâ 554’üncü maddelerinde düzenlenmiştir. Yapılan bu yollama uyarınca, kooperatifin yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri, kanundan ve anasözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, hem kooperatife hem ortaklara hem de kooperatifin alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olurlar.
Sorumluluk (tazminat) davası, kooperatifin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde dava açılır. Sorumlu olan yönetim kurulu üyelerine karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Ancak, anılan fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tâbi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır 6.
Zamanaşımı haricinde, kooperatifin yönetim kurulu üyelerinin hukukî sorumluluğunu ortadan kaldıran bir diğer usul ibradır.
İşte bu çalışmada, kooperatifin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerinin hukukî sorumluluklarına etkisi ve ibra kararının hukukî sorumluluğu tam olarak ortadan kaldırabilmesi için dikkat edilmesi gereken hususlar, yargı kararları ışığında, ele alınacaktır.
- İbranın Tanımı Ve İbra Kararı Verecek Organ
İbra, kooperatifin yönetim kurulu üyelerinin hukukî sorumluluğunu ortadan kaldıran usullerden birisidir. Kelime olarak “aklama, temize çıkarma7 “ demek olan ibra, kooperatifin yönetim kurulu üyelerinin, yapmış oldukları işlemlerden dolayı kooperatifin zararı doğmuş olsa dahi, ortakların bu duruma razı olduğu ve yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına gitmeyeceği anlamına gelir.
Böylece, kooperatif, genel kurulu aracılığıyla aldığı ibra kararı ile, karar sırasında bilinen bütün işlem ve faaliyet konularında, yönetim kurulu üyelerini sorumluluktan kurtardığını ve bu konularda herhangi bir alacağının olmadığını ve dava da açmayacağını beyan eder8.
KK’nun 42’nci maddesine göre, yönetim kurulunu ibra etmek genel kurulun devredemeyeceği görev ve yetkilerinden birisidir. KK’da olduğu üzere TTK’da da “yönetim kurulu üyelerinin ibraları hakkında karar verilmesi” genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Dolayısıyla, kooperatiflerde yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verecek organ, kooperatifin genel kurulu olarak belirlenmiştir.
- İbranın Türleri
İbra kararı açık ya da örtülü olabilir. Genel kurulun gündeminde kooperatifin yönetim kurulu üyelerinin ibralarının görüşülmesine dair bir madde yer alıyor ise, bu maddeye göre ibra kararı alınmasına açık ibra denir9. KK’nın 46’ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “gündemde olmayan hususlar görüşülemez” hükmü ile ifade bulan “gündeme bağlılık” ilkesini ve gündemin toplantıya çağıran tarafından belirlenmesi kuralını dikkate aldığımızda, ibra hususunun, genel kurulu toplantıya çağırmaya genel kural olarak yetkili bulunan yönetim kurulu tarafından genel kurul toplantısının gündemine alınması faydalı olacaktır.
Uygulamada, kooperatif genel kurulu, kural olarak genel nitelikte bir ibra kararı almaktadır. Kooperatiflerin olağan genel kurul toplantılarında alınan ibra kararı bu türdendir. Ancak, genel ibra kararı alınması yönünde bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Aksine, genel kurul ibra kararının kapsamını üye, konu veya süre bakımından da sınırlamaya yetkili olup, bu ibra kararına özel ibra denilir10 .
Hatta, genel kurul yönetim kurulu üyelerinden bazılarını ibra etmekten kaçınma yetkisini de haizdir11. Fakat, genel kurul bazı yönetim kurulu üyelerinin kapsam dışı bırakılmasını kararlaştırmışsa, bu durumu ibraya ilişkin kararında belirtmeli yahut üyeler için ayrı ayrı oylama yapmalıdır. Bu durumda, üyelerden bazıları ibra edilir iken bazıları edilmeyebilir12 .
Yine, kural olarak ibranın konusuna genel kurula sunulan bilgiler girmekle birlikte, genel kurul isterse konunun kapsamını genişletebilir ya da daraltabilir.
Bu durumda da, konu bakımından sınırlı özel bir ibra kararı alınmış olur13 .
Son olarak, ibra kural olarak kooperatifin hesap dönemini kapsasa da, genel kurul ibranın kapsamını hesap döneminin belirli bir kısmıyla sınırlandırabilir.
Bu durumda ise süre bakımından sınırlı özel ibra kararı söz konusu olur14 .
Diğer yandan, genel kurul toplantısının gündeminde açıkça yönetim kurulu üyelerinin ibrası yer almasa dahi, Yasa Koyucu, TTK’nın 424’üncü maddesinde ibra sonucunu doğuran bir düzenlemeye de yer vermiştir.
Örtülü ibra olarak da adlandırılan bu düzenlemeye göre, bilânçonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı, kararda aksine bir açıklık yok ise, yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticilerin ibrası sonucunu doğurur.
Ancak, Kanun, aynı maddenin devamında, bilânçoda “bazı hususların hiç veya gereği gibi belirtilmemesi veya bilânçonun kooperatifin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içermesi ve bu hususta bilinçli hareket edilmesi durumunda” bilanço onamasının ibra etkisini doğurmayacağını hükme bağlamıştır.
TTK’nın 424’üncü maddesindeki “bu hususta bilinçli hareket edilmesi” ibaresi dikkat çekmektedir.
Bu ibare, sadece “bilânço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak yanlış bir takım hususları içeriyorsa” ifadesi ile ilgili olup, anılan cümle parçasını nitelendirmektedir.
Zira, peçeleme bilinçsiz bir şekilde de yapılmış olabilir veya bilânçoya konulan bir kalem mesela karşılık amacını aşan bir şekilde gerçek durumun görülmesine engel olabilir.
Bu hâllerin ibraya engel olmaması gerekir. Bu hususu gözeten Yasa Koyucu, anılan ibareyi madde metnine ilave etmiştir14 .
- İbra Kararının Alınmasında Oy Kullanamayacak Kişiler
İbra konusunda belirtilmesi gereken bir diğer husus da, aynı zamanda kooperatif ortağı olan yönetim organı üyelerinin oydan yoksunluklarıdır.
TTK’nın 436’ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre; yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.
Benzer şekilde, KK’nun 50’inci maddesinin birinci fıkrasında da “Kooperatif işlerinin görülmesine herhangi bir suretle katılmış olanlar Yönetim Kurulunun ibrasına ait kararlarda oylamaya katılamazlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu çerçevede, kooperatifin yönetim kurulu üyeleri, genel ya da özel nitelikteki açık ibra kararlarında ve örtülü ibra kararlarında oy hakkından yoksundur16 .
- İbra Kararının Sonradan Kaldırılamaması İlkesi
TTK’nın 558’inci maddesinin birinci fıkrasında “İbra kararı genel kurul kararıyla kaldırılamaz. 445’inci madde hükmü saklıdır.” denilmiştir.
Bu çerçevede, kooperatif genel kurulunun sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, sonradan başka bir genel kurul kararı ile kaldırılamaz.
Fakat, ibraya ilişkin genel kurul kararının iptali talep edilebilir.
Bu bağlamda, ibraya ilişkin genel kurul kararı, iptal davası çerçevesinde iptal edilmesi hali hariç, genel kurul tarafından kaldırılamaz; aksi yönde karar batıldır17 .
Anılan düzenleme, eski Ticaret Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde oldukça sık rastlanan ancak Yargıtay tarafından uygun görülmeyen, bir genel kurulun aldığı kararı zamanaşımı süresi içinde bir diğer genel kurul kararının kaldırması uygulamasına ilişkin ihtilafı, yüksek mahkemenin kararlarına uygun olarak çözüme kavuşturmaktadır.
Hükme temel veren düşünce, hakkında dava açılmamış ve (kural olarak) hükümlerini doğurmuş bulunan ibra kararının yıllar sonra kaldırılmasının işlem güvenliği anlayışına ve hukuka uygun olmadığıdır.
Öğretide hâkim görüş ibrayı menfi borç ikrarı olarak nitelendirdiğine göre, bu ikrardan tek taraflı olarak dönmek olanağı yoktur18
Helvacı da, ibranın yenilik doğuran bir hak olduğunu, tek taraflı kullanıldığını ve kullanıldıktan sonra bir daha geri alınmasının mümkün olmadığını, hatta bu sebeple işin doğası gereği ibra kararının alınmasından sonra bir başka genel kurul kararıyla geri alınmasının mümkün olmadığına dair düzenlemeye ihtiyaç olmadığını belirtmiştir19 .
- İbranın Sorumluluk Davası Açma Hakkına Etkisi
Kooperatif genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddî olaylara ilişkin olarak, kooperatifin ve ibraya olumlu oy veren ortaklar ile ibra kararını bilerek ortaklık payı iktisap etmiş olan ortakların dava hakkını kaldırır20.
Bu nedenle, ibrayı bilerek payları satın alan ve ibra lehinde oy kullanan ortaklar sorumluluk davası açamazlar21.
Diğer ortakların dava hakları ise ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer. Altı aylık süre hak düşürücü süredir22 .
Böylece, ibraya olumlu oy veren ve ibraya olumlu oy veren kişiden bilerek pay iktisap eden kişi, kooperatifin sorumluluk davasında oy veremez ve tazminatın kooperatife verilmesi koşulu ile dolayısıyla zararın tazmini davasını açamaz23.
Genel kurulda görüşülen ibra hususuna red oyu veren, çekimser kalan ya da toplantıya katılmayan ortakların ise, genel kurulun ibraya ilişkin kararından itibaren altı ay içerisinde yönetim kurulu üyelerine aleyhine dava açması gerekir. Bu süre geçirilmiş ise, anılan ortaklar dahi dava açma haklarını kaybederler.
- Yargıtay Açısından İbra
Yargıtay’ın ibra hususundaki içtihadı, ibranın “açık ibra” olması gerektiği yönündedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13.05.2013 tarihli, E.2012/10887, K.2013/9792 sayılı kararında “Genel kurul tarafından verilen ibra kararlarının hukuki sonuç doğurabilmesi için ibranın açık ibra, yani somut olayların tartışılıp değerlendirilmek sureti ile ilgililerin ibrasına karar verilmesi gerekmektedir.” denilmiştir.
Açık ibra kararı TTK’nın 558’inci, örtülü ibra ise 424’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Açık ibrada, genel kurul, yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticilerin sorumluluktan ibra edilmelerine karar verir.
Örtülü ibrada ise böyle açık bir ibra kararı yoktur. Ancak, bilançonun genel kurul tarafından onaylanması yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticilerin ibra edilmeleri sonucunu doğurur.
Tekinalp, iki ibra kararı arasında hüküm ve sonuçları bakımından fark olmadığını belirtse de24, Yargıtay, genel kurul tarafından verilen ibra kararlarının hukuki sonuç doğurabilmesi için ibranın açık ibra olması gerektiği görüşündedir.
Bu yönüyle, kooperatifin zararına sebebiyet veren yönetim kurulu üyeleri ile yöneticilerinin, genel kurul toplantısında ibraları görüşülürken, genel bir ibra talebi yerine, varsa oluşan zararın tutarını, sebeplerini ve bu konudaki kusursuzluklarını açıkça ortakların bilgisine sunmaları, ibra kararının bu hususlar dairesinde müzakere edilerek alınmasını temin etmeleri ve toplantı tutanağına müzakere edilen hususların açıkça yazılmasını sağlamaları, olası bir davada ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçları ortadan kaldıracaktır.
- Genel Kurulun İbra Etmemesi Halinde Yönetim Kurulu Üyelerinin Başvurabilecekleri Yollar
Uygulamada zaman zaman genel kurulun yönetim kurulu üyelerini ibra etmekten kaçındıkları hallere rastlanabilmektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.12.2014 tarihli, E.2013/18125, K.2014/19043 sayılı kararında “Davacı yönetim kurulu üyesinin ibra edilmemesine karar verilebilmesi için bu kararı haklı kılacak nedenlerin de dosya kapsamından anlaşılması gereklidir. Davalı şirket vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde dahi dava konusu kararın şirketin iki ortağının kişisel anlaşmazlığından dolayı alındığı ve davanın şirketin diğer büyük hisseli ortağına ihbarını istedikleri bildirilmiştir. Yine yukarıda değinilen bilirkişi raporunda davalı şirketin defterlerinin kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu ve şirketin 2010 yılında dikkate değer ölçüde kar elde ettiği tespit edilmiştir. Ayrıca aynı genel kurul toplantısında yönetim kurulu faaliyet raporu, bilanço ve kar zarar cetveli görüşülüp kabul edilmiş, ibra edilmeyen davacının aleyhine sorumluluk davası açılmamasına karar verilmiştir. Tüm bu veriler dava konusu genel kurul kararının keyfi olarak alındığını ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu göstermektedir.” denilerek, ortakların herhangi somut bir sebep olmaksızın yönetim organı üyelerini ibra etmemesinin iyi niyet kurallarına uygun düşmeyeceğine hükmedilmiştir.
Bu açıdan bakıldığında, yönetim kurulu üyelerinin ortaklar tarafından sorumluluktan kurtarılmak amacıyla ibra edilmesi, karara katılmayan ortaklar tarafından iptal davasına konu edilebileceği gibi; ortakların genel kurul olarak yönetim kurulu üyelerini keyfi olarak ibra etmemeleri de yönetim kurulu üyeleri tarafından mahkemece hükmen ibraya karar verilmesi amacıyla ibra davası olarak yargıya taşınabilir.
- Özet Ve Sonuç
Kooperatifin yönetim kurulu üyeleri, kanundan ve anasözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri ve kooperatifin zararına verdikleri takdirde, bu zararın tazminini, kooperatif ve her bir ortak isteyebilir.
Bununla birlikte, ibra ile yönetim kurulu üyelerinin hukukî sorumlulukları ortadan kalkar. Kooperatiflerde yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verecek organ genel kuruldur.
Genel kurul tarafından verilen ibra kararlarının hukuki sonuç doğurabilmesi için ibranın açık ibra olması gerekmektedir.
Yönetim kurulu üyelerinin ibrasına olumlu oy veren ve ibraya olumlu oy veren kişiden bilerek pay iktisap eden ortakların dava hakkı ortadan kalkar.
İbra hususuna red oyu veren, çekimser kalan ya da toplantıya katılmayan ortaklar ise, genel kurulun ibraya ilişkin kararından itibaren altı ay içerisinde yönetim kurulu üyelerine aleyhine dava açabilir. Bu süre geçirilmiş ise, anılan ortaklar dahi dava açma haklarını kaybederler.
Kooperatif genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, sonradan başka bir genel kurul kararı ile kaldırılamaz. Ancak, ibraya ilişkin genel kurul kararının iptali talep edilebilir.
Diğer yandan, ortakların genel kurul olarak yönetim kurulu üyelerini keyfi olarak ibra etmemeleri halinde, yönetim kurulu üyeleri mahkemece hükmen ibraya karar verilmesi amacıyla dava açabilirler.
Hukukî sorumluluğa olan önemli etkisi nedeniyle, yönetim kurulu üyelerinin, ibra maddesini olağan genel kurul toplantısının gündemine almaya özen göstermeleri, genel bir ibra talebi yerine, varsa oluşan zararın tutarını, sebeplerini ve bu konudaki kusursuzluklarını açıkça genel kurulun bilgisine sunup ibra kararının bu hususlar müzakere edildikten sonra alınmasını temin etmeleri menfaatlerine olacaktır.
Kaynakça :
Aytaç, Zühtü (1982). Anonim Ortaklıklarda İbra. Ankara: Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü.
Çamoğlu, Ersin (2012). Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Açılacak Sorumluluk Davalarında Zamanaşımı. Yaklaşım Dergisi, S.233, s.225-233
Çelik, Aydın (2007). Anonim Ortaklıklarda Yönetim Kurulu Üyelerinin İbrası, Ankara: Adalet Yayınevi.
Helvacı, Mehmet (1995). Anonim Ortaklıkta Yönetim Kurulu Üyesinin Hukuki Sorumluluğu, İstanbul: Beta Yayıncılık.
Helvacı, Mehmet (2013). Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğunda Farklılaştırılmış Teselsül. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2013/2, s.85-96
Pulaşlı, Hasan (2016). Şirketler Hukuku Genel Esaslar. Ankara: Adalet Yayınevi.
Reisoğlu, Seza (2011). 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Anonim Şirketlere İlişkin Başlıca Yeni ve Farklı Düzenlemeleri. Bankacılar Dergisi, S.79, s.104-143.
Şener, Oruç Hami (2017). Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Tekinalp, Ünal (2015). Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku. İstanbul: Vedat Kitapçılık.
Komisyon Raporu: Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu, Esas No:1/324, TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:23, Yasama Yılı:2, S.Sayısı:96, Nr.112
Yargıtay 11.HD’nin (13/05/2013) E.2012/10887, K.2013/9792 sayılı kararı.
Yargıtay 11.HD’nin (04/12/2014) E.2013/18125, K.2014/19043 sayılı kararı.
1)Bu çalışmada belirtilen görüşler yazarına ait olup, çalıştığı Kurumunu bağlamaz.
2) 10/5/1969 tarihli ve 13195 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
3) Çalışmamızda, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu için “KK” kısaltması kullanılmıştır.
4) 14 Şubat 2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
5) Çalışmamızda, 13 Ocak 2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu için “TTK” kısaltması kullanılmıştır.
6) Çamoğlu, davacının ceza zamanaşımı süresinden yararlanabilmesinin, sanık hakkında ceza yargılamasında verilen hükmün kesinleşmesi ön koşuluna bağlı olduğu görüşündedir. Buna göre, şayet ceza soruşturması (kovuşturması ya da davası) açılmamışsa hukuk yargıcı görmekte olduğu davayı bekletici mesele yapmalıdır. Aksi davranış hukuk yargıcının verdiği hükmün icra olunduğu ve fail hakkında dava açılmadığı ya da sanığın beraat ettiği hallerde davalının zamanaşımına uğramış bir fiili nedeniyle açılacak davada kendisini savunmak zorunda kalması sonucunu doğuracaktır. Detaylı bilgi için bkz. Çamoğlu, Ersin, Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Açılacak Sorumluluk Davalarında Zamanaşımı, Yaklaşım Dergisi, S.233, 2012, s.230
7) Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük, www.tdk.gov.tr
8) Aytaç, Zühtü, Anonim Ortaklıklarda İbra, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 1982, s.48.
9) Çelik, Aydın, Anonim Ortaklıklarda Yönetim Kurulu Üyelerinin İbrası, Adalet Yayınevi, Ankara 2007, s.51; Helvacı, Mehmet, Anonim Ortaklıkta Yönetim Kurulu Üyesinin Hukuki Sorumluluğu, Beta Yayıncılık, İstanbul 1995, s.102.
10) Aytaç, 1982, s.137; Pulaşlı, Hasan, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Adalet Yayınevi, Ankara, 2016, s.726.
11) Pulaşlı, 2016, s.726
12) Aytaç, 1982, s.137
13) Aytaç, 1982, s.138.
14) Aytaç, 1982, s.138.
15) Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu.
16) Tekinalp, Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2015, s.368; Şener, Oruç Hami, Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2017, s.512.
17) Tekinalp, 2015, s.366.
18) Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu.
19) Helvacı, Mehmet, Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğunda Farklılaştırılmış Teselsül, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2013/2, s.79
20) TTK’nın 558’inci maddesinin ikinci fıkrası, kısmen mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 380’inci maddesinin tekrarıdır. Eski Kanunun 380’inci maddesinde “Bilançonun tasdikine dair olan umumi heyet kararı, aksine sarahat olmadığı takdirde, idare meclisi azalarıyla müdürler ve murakıpların ibrasını tazammun eder. Bununla beraber bilançoda bazı hususlar belirtilmemekte veyahut bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine mani yanlış bir takım hususları ihtiva etmekte ise, idare meclisi azalarıyla müdürler ve murakıplar, bilançonun tasdikiyle ibra edilmiş olmazlar.” hükmü yer almakta idi. Anılan fıkranın gerekçesinde “Yargıtay kararları ile oluşan hukuk bu suretle aynen korunmuştur. Hükmün iki yeniliği vardır. İkisi de İsv. BK m. 758 (1) ve (2)’den alınmıştır. Bu da, ibraya olumlu oy veren pay sahipleri ve ibra kararını bilerek payı iktisap eden kişilerin dava haklarına ilişkindir. İkinci yenilik, diğer pay sahiplerinin dava haklarının ibra kararının alınmasından altı ay sonra düşeceğine ilişkin hükümdür.” denilmiştir. Bkz. Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu, Esas No:1/324, S.Sayısı:96, Nr.112
21) Helvacı, 2013, s.79
22) Reisoğlu’na göre, genel kurulda veya bilançoda açıklanan maddi olaylar dışındaki olaylar nedeniyle, daha sonra yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu söz konusu olursa; şirket tarafından yönetim kurulu üye ya da üyeleri hakkında zarar ziyan davası açılabilecektir. Reisoğlu, Seza, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Anonim Şirketlere İlişkin Başlıca Yeni ve Farklı Düzenlemeleri, Bankacılar Dergisi, S.79, 2011, s.124.
23) Tekinalp, 2015, s.366.
24) Tekinalp, 2015, s.366.
Kaynak: Karınca ağustos/2020-1004 sayı