KOOPERATİF YÖNETİM KURULU ÜYELERİ ALEYHİNE SORUMLULUK DAVASI AÇILMASINI ORTADAN KALDIRAN HALLER
Soner ALTAŞ/ Dr. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi
1.Giriş
Kooperatifin idare ve temsil organı yönetim kuruludur. Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Kooperatifin yönetim kurulu üyeleri, kanundan ve anasözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, hem kooperatife hem ortaklara hem de kooperatifin alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olurlar. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu2 (KK3 )’nun 62’nci maddesinin üçüncü fıkrasında “Yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan hüküm haricinde, KK’da yönetim kurulu üyelerinin hukukî sorumlukları detaylı bir şekilde düzenlenmemiş, 98’inci maddesinde ise “Bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim şirketlere ait hükümler uygulanır.” hükmüne yer verilerek, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu4 (TTK5 )’nun anonim şirketlere dair hükümlerinin kooperatiflere de uygulanması kuralı benimsenmiştir. Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumlulukları ise TTK’nın 549 ilâ 554’üncü maddelerinde düzenlenmiştir.
Hukuktaki anlamıyla sorumluluk, hukuka aykırı ve kusurlu bir davranış ile başkasına zarar veren kimsenin, bu zararı tazmin etmekle yükümlü olmasını ifade eder. Böylece hukukî sorumluluk, hukukumuzda tazminat borcunun kaynaklarından birisini oluşturur. Hukukumuzda genel kural, sorumluluğun hukuka aykırı ve kusurlu bir fiile dayanmasıdır6 .
Yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk davası açma hakkı kooperatife, ortaklara, iflas halinde iflas idaresine ve kooperatifin alacaklılarına tanınmıştır. Bununla birlikte, bazı hallerde kooperatifin zararına sebebiyet veren yönetim kurulu üyelerine aleyhine sorumluluk davası açma hakkı ortadan kalkar. İşte bu çalışmada, kanundan ve anasözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl edip kooperatifin zararına sebebiyet veren yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk (tazminat) davası açma hakkını ortadan kaldıran haller ele alınmaktadır.
- İbra
KK’nun 42’nci maddesine göre, yönetim kurulunu ibra etmek genel kurulun devredemeyeceği görev ve yetkilerinden birisidir. Kelime olarak “aklama, temize çıkarma7“ demek olan ibra, kooperatifin yönetim kurulu üyelerinin, yapmış oldukları işlemlerden dolayı kooperatifin zararı doğmuş olsa dahi, ortakların bu duruma razı olduğu ve yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına gitmeyeceği anlamına gelir. Böylece, kooperatif, genel kurulu aracılığıyla aldığı ibra kararı ile, karar sırasında bilinen bütün işlem ve faaliyet konularında, yönetim kurulu üyelerini sorumluluktan kurtardığını ve bu konularda herhangi bir alacağının olmadığını ve dava da açmayacağını beyan eder8 .
İbranın bir menfi borç ikrarı içermesi nedeniyle, bu kararın verilmesinin ardından kooperatif, artık yönetim kurulu üyelerine karşı söz konusu döneme ait ve ibranın kapsamına giren işlemlerden dolayı sorumluluk davası açamaz. İbranın ne şekilde yapıldığının önemi yoktur, ister açık ister örtülü ibra olsun sorumluluk davası açma hakkı sona erer.
Eğer, yönetim kurulu üyelerinin ibrası genel kurul tarafından reddedilmişse, bu durumda sorumluluk davası açma hakkı saklı tutulmuş olur. İbra ile genel kurul var olan veya olası bir alacağından dolayı sorumluluk davası açma hakkından vazgeçmektedir. Bu karara rağmen sorumluluk davasının açılması durumunda yönetim kurulu üyeleri ibra edildikleri def’ini ileri sürerler9 .
KK’da olduğu üzere TTK’da da “yönetim kurulu üyelerinin ibraları hakkında karar verilmesi” genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Dolayısıyla, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verecek organ, genel kuruldur.
- Zaman Aşımı
Kooperatifin yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak sorumluluk davasını ortadan kaldıran hallerden biri de zamanaşımı süresinin dolmuş olmasıdır10. TTK’nın 560’ıncı maddesinde, sorumluluk davası için üç tür zamanaşımı süresi tayin edilmiş olup, bunlar aşağıda sırasıyla ele alınmıştır.
3.1. İki Yıllık Zamanaşımı Süresi
Sorumlu olan yönetim kurulu üyelerine ve yöneticilere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. İki yıllık zamanaşımı, zararın ve sorumlunun öğrenilmesinden itibaren başlar. Zararın öğrenilmesi ise zarar verici eylemin bilinmesi değil, zararın niteliğinin, unsurlarının ve kapsamının öğrenilmesi demektir.
Sorumluların sadece bir kısmının öğrenilmesi durumunda, zamanaşımı sadece öğrenilen sorumlular için başlar. Sürenin başlaması için bütün sorumluların öğrenilmesi şart değildir. Zarardan sorumlu bulunup da, sorumluluğu öğrenilmeyen kişiler içinse bu süre yürümez. Davacı kooperatif olduğunda, kooperatif adına dava açmaya karar verme yetkisi de genel kurulda bulunduğuna göre, kooperatifin zararı ve sorumlu olan kişiyi öğrenebilmesi, ancak genel kurulun söz konusu zararı ve sorumlu kişileri öğrenmesi ile mümkün olur11.
3.2. Beş Yıllık Zamanaşımı Süresi
Sorumlu olan yönetim kurulu üyelerine ve yöneticilere karşı tazminat istemek hakkı, her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Beş yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasında, davacılar tarafından zararın ve sorumluların öğrenilmemiş olması önemli değildir.12 Zamanaşımının başlangıcı “zararı doğuran fiilin meydana geldiği gün”dür. Beş yıllık süre geçtikten sonra, artık sorumlulara karşı bu dava açılamaz, açılsa da zamanaşımı def’i ileri sürülür. Birden fazla zarar verici eylemin bulunduğu durumlarda son zarar verici eylemden itibaren süre işlemeye başlar 13.
Sorumluların veya zararın öğrenilmemesi ve bu sebeple iki yıllık zamanaşımının söz konusu olmaması halinde yönetim kurulu üyeleri ile yöneticilerin daha uzun bir süre sorumluluk tehdidi altında kalmalarını uygun bulmayan kanun koyucu beş yıllık azamî bir süre koymuştur. Bu müddet zarar verici fiilin meydana geldiği tarihten itibaren yürür. Dava her halde bu beş yıllık sınır içinde açılmalıdır.
Fiilin vukuundan dört yıl geçtikten sonra durum öğrenilmiş olsa dahi bu tarihten itibaren iki yıllık süre söz konusu olmaz; dava beşinci yılın sonuna kadar açılmış olmalıdır. Beş yıllık zamanaşımı süresi kanun koyucunun yönetim kurulu üyeleri ile yöneticiler aleyhine sorumluluk davası açılması için öngördüğü tavandır; bu sürenin yorum yolu ile uzatılması olanağı yoktur. Zira, yönetim kurulu üyeleri ile yöneticilere karşı açılacak sorumluluk davalarında genel eğilim kısa zamanaşımı süreleri koymak yönündedir.
Amaç bir yandan alacaklılara dava açmak için yeterli süreyi sağlamak diğer yandan özgürce karar vermelerine engel olan baskıyı ortadan kaldırarak yönetim kurulu üyeleri ile yöneticilerin görevlerini huzur ve güven içinde yapmalarına olanak sağlamaktır14 .
3.3 Ceza Zamanaşımı Süresi
Hukukî sorumluluğu gerektiren fiil aynı zamanda cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tâbi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.
Bu düzenleme gereğince yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna yol açacak fiil aynı zamanda suç teşkil ediyorsa ve bu suç için belirlenen zamanaşımı süresi, 560’ıncı maddede düzenlenen zamanaşımı süresinden uzun ise, suç için tayin edilen zamanaşımı hukuk davasında da uygulanacak, 560’ıncı maddede belirtilen zamanaşımı bu süre kadar uzamış olacaktır.
Suç teşkil eden fiilin zamanaşımı süresi kanunda düzenlenen süreden daha kısa ise uygulanmaz. Ayrıca, uzun ceza zamanaşımı, sadece davalılardan eylemi suç teşkil eden kişi ya da kişiler için uygulanır, yoksa faille birlikte hukuki sorumluluğa tâbi olan diğer kişiler hakkında uygulanması söz konusu değildir15.
- Sulh
TTK’nın 559’uncu maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerinin, kooperatifin kuruluşundan doğan sorumlulukları, kooperatifin tescili tarihinden itibaren dört yıl geçmedikçe sulh ve ibra yoluyla kaldırılamaz.
Bu sürenin geçmesinden sonra da sulh ve ibra ancak genel kurulun onayıyla geçerlilik kazanır.
Bununla beraber, kooperatif ortaklarının onda biri sulh ve ibranın onaylanmasına karşı iseler, sulh ve ibra genel kurulca onaylanmaz.
- Zarar Gören Kooperatifin Rızası
Yönetim kurulu kooperatifin icra organıdır ve bu nedenle genel kurulun kararlarını yerine getirmekle yükümlüdür, aksi halde sorumluluğu doğar.
Genel kurul tarafından alınan bir karar kooperatifin menfaatlerine aykırıysa bu durumda da yönetim kurulunun alınan kararı uygulamakla yükümlü olup olmadığı konusu tartışmalıdır.
Bu konuda doktrinde farklı görüşler mevcuttur: Bazı yazarlar, kooperatifin menfaatine olan bir kararın yönetim kurulunca bu olumsuzluğa dikkat çekilmesine rağmen genel kurul tarafından alınması durumunda artık kararın talimat niteliğini kazandığını ve uygulanması halinde yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini savunmaktadır.
Bazıları ise, genel kurul kooperatifin menfaatlerine aykırı kararın uygulanması yönünde muvafakat vermiş ya da aldığı kararla yönetim kurulunu yönlendirmiş dahi olsa bu kararın uygulanmasından dolayı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun sona ermeyeceğini savunur.
Zira yönetim kuruluna genel kurul kararlarını iptal etme hakkı tanınmıştır. Bu durumda ancak üyelerin sorumlu tutulacağı tazminat miktarından indirim yapılabilir16 .
Bazı yazarlar ise, kooperatifin menfaatine aykırı olarak genel kurul tarafından alınmış bir karar varsa ve bu karar yönetim kurulu tarafından uygulanmışsa yönetim kurulu üyelerinin sorumluluktan kurtulamayacaklarını söyler.
Bu karar ikinci bir kararla teyit edilmiş olsa dahi yine sorumlu olurlar. Çünkü yönetim kurulu üyeleri genel kurula değil, kooperatife karşı sorumludurlar.
Bu nedenle de kooperatifin menfaatine aykırı bir kararı uygulamamaları gerekir. Bazı yazarlar da, ortakların genel kurul olarak karar alıp sonra bu kararı uyguladığı için yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açmasının Medeni Kanunun 2’nci maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırı olacağını savunur.
Alınan bu karar kooperatifin menfaatlerine aykırı dahi olsa yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulması uygun değildir. “Zarar görenin rızası” hukuk normunun zarar gören kişinin kendisine tanınan haktan vazgeçmesi anlamına gelir ve böylece kişiyi yasal korumadan yoksun bırakır.
Bu özellikle malvarlığı haklarının ihlalinde hukuka uygunluk sebebi teşkil eder. Bu nedenle, ortak kendisinin onayladığı genel kurul kararını uygulayan yönetim kurulu üyesine karşı kooperatifin menfaatlerine aykırı davrandığı gerekçesiyle sorumluluk davası açamamalıdır. Dolaylı zarara uğrayan alacaklıların sorumluluk davası açma hakkı ise yönetim kurulu üyelerinin “genel kurul kararını uyguladık” şeklindeki savunmasından etkilenmez, sorumluluktan kurtulamazlar 17.
- Özet Ve Sonuç
Kooperatifin yönetim kurulu üyeleri, kanundan ve anasözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, kooperatife, ortaklara ve kooperatif alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olurlar.
Sorumlu olan yönetim kurulu üyeleri aleyhine dava açma hakkı kooperatife, ortaklara, iflas halinde iflas idaresine ve kooperatif alacaklılarına aittir.
Fakat, kooperatif genel kurulunun ibra kararı alması halinde, kooperatifin ve ibraya olumlu oy veren ortaklar ile ibra kararını bilerek ortaklık payı iktisap etmiş olan ortakların sorumluluk davası açma hakkı ortadan kalkar.
Diğer ortakların dava hakları ise ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer.
Kooperatif genel kurulun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, sonradan başka bir genel kurul kararı ile kaldırılamaz.
Diğer yandan, sorumlu olan yönetim kurulu üyelerine ve yöneticilere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki yıl geçmekle ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Hukukî sorumluluğu gerektiren fiil aynı zamanda cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tâbi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.
Tartışmalı olmakla birlikte, kooperatif yönetim kurulu üyeleri aleyhine dava açma hakkının kooperatifin rızası ile kalkması da mümkündür.
Kaynakça
Altaş, Soner (2017). Anonim İle Limited Şirket Yöneticileri Hakkında Sorumluluk Davası Açabilmek İçin Genel Kurul Onayı Gerekir mi? Mali Çözüm Dergisi, S.141, s.153-160.
Aytaç, Zühtü (1982). Anonim Ortaklıklarda İbra. Ankara: Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü.
Çamoğlu, Ersin (2012). Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Açılacak Sorumluluk Davalarında Zamanaşımı. Yaklaşım Dergisi, S.233, s.225233.
Giray, R.Eda, Aktepe, Sezin (2008). Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Açılacak Sorumluluk Davalarında Zamanaşımı Süreleri. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, S.14, s.137-156.
Kırkan, Merve (2013). Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul:Kadir Has Üniversitesi.
Komisyon Raporu: Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu, Esas No:1/324, TBMM Tutanak Dergisi, Dönem:23, Yasama Yılı:2, S.Sayısı:96, Nr.112
1) Bu çalışmada belirtilen görüşler yazarına ait olup, çalıştığı Kurumunu bağlamaz.
2) 10/5/1969 tarihli ve 13195 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
3) Çalışmamızda, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu için “KK” kısaltması kullanılmıştır.
4) 14 Şubat 2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
5) Çalışmamızda, 13 Ocak 2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu için “TTK” kısaltması kullanılmıştır.
6) Altaş, Soner, Anonim İle Limited Şirket Yöneticileri Hakkında Sorumluluk Davası Açabilmek İçin Genel Kurul Onayı Gerekir mi?, Mali Çözüm Dergisi, S.141, 2017, s.154-155
7) Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük, www.tdk.gov.tr
8) Aytaç, Zühtü, Anonim Ortaklıklarda İbra, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 1982, s.48.
9) Kırkan, Merve, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, Yüksek Lisans Tezi, Kadir Has Üniversitesi, İstanbul, 2013, s.118.
10) Kırkan, 2013, s.120.
11) Giray, R.Eda, Aktepe, Sezin, Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Açılacak Sorumluluk Davalarında Zamanaşımı Süreleri, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, S.14, 2008, s.143-144.
12) Giray ve Aktepe, 2008, s.147
13) Kırkan, 2013, s.121.
14) Çamoğlu, Ersin, Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Açılacak Sorumluluk Davalarında Zamanaşımı, Yaklaşım, S.233, 2012, s.229.
15) Giray ve Aktepe, 2008, s.149.
16) Kırkan, 2013, s.124.
17) Kırkan, 2013, s.124-125.
Kaynak: Karınca eylül/2020-1005 sayı