Anasayfa / Genel / YENİLENEBİLİR ENERJİ

YENİLENEBİLİR ENERJİ

TÜRKİYE’DE VE DÜNYA’DA YENİLENEBİLİR ENERJİ

Saltuk Aziz GÖKALP/Yönetim Bilimleri Uzmanı, Kırıkkale Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Doktora Öğrencisi, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı İLKSAN Genel Müdürlüğü, (saltukazizgokalp@gmail.com)

Yenilenebilir enerji, ülkelerin enerji üretiminde yakın zamanlarda daha da önemsedikleri bir kavram haline gelmiştir. Fosil yakıtlara (kömür, petrol, doğalgaz) nazaran daha çevreci olmaları sebebiyle tercih edilmekle birlikte, her enerji kaynağı gibi yenilebilir enerjilerin de olumsuz etkilerinden söz edilmektedir. Ancak diğer enerji kaynaklarına oranla daha elverişli ve çevreye duyarlı oldukları da birçok kesim tarafından kabul edilmektedir.

Ülkemizde de 2009 yılında yayınlanan Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Stratejisi Belgesi ile yerli ve yenilebilir kaynakların enerji üretimi içindeki payının artırılması, bu doğrultuda gereken tedbirlerin alınması öncelikli hedefler arasındadır. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı içi alınacak tedbirler ile elektrik üretiminde doğalgazın payının %30’un altına düşürülmesi hedeflenmektedir. Bu belgeye göre; (www.enerji.gov.tr)

  • Linyit ve Taş Kömürü yatakları 2023 yılına kadar elektrik enerjisi üretimi amacıyla değerlendirilecektir.
  • Elektrik üretiminde nükleer santrallerin kullanılması konusunda başlatılan çalışmalara edilecektir bu santrallerin elektrik enerjisi üretimi içindeki payının 2020 yılına kadar en az %5 seviyesine ulaşması ve uzun dönemde daha da artırılması hedeflenmektedir.
  • Yenilenebilir kaynakların elektrik enerjisi üretimi içindeki payının 2023 yılında en az %30 düzeyinde olmasının sağlanması hedeflenmektedir. Bu kapsamda;
  1. a) 2023 yılına kadar teknik ve ekonomik olarak değerlendirilebilir hidrolik potansiyelin tamamının elektrik enerjisi üretiminde kullanılması sağlanacaktır.
  2. b) Rüzgar enerjisi kurulu gücünün 2023 yılına kadar 20.000 MW’a çıkarılması hedeflenmektedir.
  3. c) Güneş enerjisinin elektrik üretiminde kullanılması konusunda teknolojik gelişmeler yakından takip edilecek ve uygulanacaktır.
  4. d) Diğer yenilenebilir enerji kaynakların potansiyelindeki gelişmeler dikkatle izlenecek, bu kaynakların kullanımın artması halinde, bata ithal kaynaklar olmak üzere enerji üretiminde fosil yakıtların payı azaltılacaktır.

Çevre konusunda son yıllarda dünya ülkelerinin bilinçlendiği söylenebilir. Bu kapsamda 12 Aralık 2015’te üzerinde birlik sağlanan Paris Anlaşması, 4 Kasım 2016 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Anlaşmanın temel amacı; bu yüzyıla kıyasla küresel bir sıcaklığın sanayi öncesi seviyelerin 2 santigrat derece altında kalmasını ve sıcaklık artışını 1,5 dereceye kadar sınırlandırmaya yönelik çabaları sürdürerek iklim değişikliği tehdidine karşı küresel cevabı güçlendirmektir. Ayrıca, anlaşma, ülkelerin iklim değişikliğinin etkilerini ele alma becerisini güçlendirmeyi amaçlamaktadır. (https://www.csb.gov.tr)

Birleşmiş Milletlerin New York’taki merkezinde imzaya açılan Paris Anlaşması ile sera gazı salınımlarının kısıtlanmasını hedeflenmektedir. Paris Anlaşması, şu ana kadar iklim konusunda imzalanmış en kapsayıcı anlaşma olması ve bir gün içinde en fazla imza toplayan uluslararası anlaşma olması bakımından önem arz etmektedir. Anlaşma ile küresel ortalama sıcaklık artış limitinin yüzyılın sonuna kadar 1,5 ila 2 derece arasında sınırlandırılması hedeflenmektedir. (BBC, 2016).

Paris Anlaşmasında en yüksek sera gazı salınımı yapan on ülkeye bakıldığında Çin ve ABD’nin ilk sırada olduğu görülmektedir. Türkiye beyanında, 2030’daki sera gazı salınımını 1.175 milyon ton CO2 eşdeğeri yerine %21 azaltarak 929 milyon ton CO2 eşdeğerine indireceğini taahhüt ediyor. 1990-2013 yılları arasında sera gazı salımı Türkiye’de ortalama senede %3.9 artmıştır. Türkiye, beyanında sunduğu ana senaryoda 2030’a kadar bu değerin senede %5.7 artacağını öngörüyor ve bunun yerine, salınımını senede %4.2 artırmayı taahhüt etmektedir. (BBC, 2016)

Türkiye, bir OECD (The Organisation for Economic Co-operation and Development) üyesi olarak, BMİDÇS (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi) 1992 yılında kabul edildiğinde gelişmiş ülkeler ile birlikte Sözleşme’nin EK-I (sanayileşmiş ülkeler ve piyasa ekonomisine geçiş ülkeleri) ve EK-II (iklim değişikliğiyle mücadelede maddi kaynak gereken ülkelere destekte bulunan sanayileşmiş ülkeler) listelerine dahil edilmiştir. Ancak, 2001’de Marakeş’te gerçekleştirilen 7. Taraflar Konferansı’nda (Conferences of the PartiesCOP7) alınan 26/CP.7 sayılı kararla Türkiye’nin diğer EK-I taraflarından farklı konumu tanınarak, adı BMİDÇS’nin EK-II listesinden çıkarılmış fakat EK-I listesinde kalmıştır. (https://www.csb. gov.tr) Bunun olumlu tarafı, çevrenin kirlenmesine en çok etkisi olan ülkelerin Ek-II listesinde yer alarak en azından maddi kaynak konusunda diğer ülkelere yardımcı olarak hatalarını az da olsan telafi edebilmeleridir.

Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında gönüllü olarak Ulusal Azaltım Katkı Beyanı olan INDC (Intended Nationally Determined Contributions) planını BM İklim Sekreteryasına sunmuş ve 2030 yılında sera gazı emisyonlarında %21 oranına kadar azatlım beyanında bulunmuştur.

Katkı beyanı 2021-2030 yılları arasını kapsamaktadır. (https://www.csb.gov.tr) Buradan hareketle Türkiye’nin iklim değişikliği konusundaki hassasiyeti ile çevreye vermiş olduğu zararları en azından bir ölçüde kısabilmek niyeti ve gayreti içerisinde olduğu görülmektedir.

Birleşmiş Milletler verilerine göre bugün; (http://www.un.org)

  • Dünya üzerinde beş kişiden biri halen modern elektrikten yoksundur,
  • 3 milyar insan pişirme ve ısıtma için ahşap, kömür, odun kömürü veya hayvan atığına güvenmektedir,
  • Küresel CO2 karbon salınımları (CO2), 1990’dan bu yana neredeyse yüzde 50 artmıştır,
  • 1880’den 2012’ye kadar, ortalama küresel sıcaklık 0,85 derece artmıştır.
  • 1901’den 2010’a kadar ortalama deniz seviyesi 19 cm yükselmiş ve ortalama deniz seviyesi yükselişinin 2065 yılına kadar 24 – 30 cm, 2100 yılına 40 – 63 cm olacağı tahmin edilmektedir.

Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilir bir kalkınma için enerji ve iklim değişikliği konusundaki hedefleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir, (http://www.un.org)

  • Enerjinin karbon yoğunluğunu azaltmak, uzun vadeli iklim hedeflerinde temel bir hedef olmalıdır,
  • 2030 yılına kadar, ekonomik, güvenilir ve modern enerji hizmetlerine evrensel erişim sağlanmalıdır,
  • 2030 yılına kadar, küresel enerji karışımı içinde yenilenebilir enerjinin payı büyük ölçüde artırılmalıdır,
  • 2030 yılına kadar, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve gelişmiş ve temiz fosil yakıt teknolojisi dahil olmak üzere temiz enerji araştırma ve teknolojisine erişimi kolaylaştırmak ve enerji altyapısına ve temiz enerji teknolojisine yatırım yapılmasını sağlamak için uluslararası işbirliği artırılmalıdır,
  • Her ülkede iklimle ilgili tehlikelere ve doğal felaketlere karşı esneklik ve uyum kapasitesi güçlendirilmelidir,
  • İklim değişikliği önlemleri ulusal politikalara, stratejilere ve planlamaya entegre edilmelidir,
  • En az gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan devletler için, kadınlar, gençler ve yerel ve marjinal topluluklar üzerinde odaklanmayı içeren etkin iklim değişikliği ile ilgili planlama ve yönetim kapasitesini artırma mekanizmaları teşvik edilmelidir.

Birleşmiş Milletlerin her ne kadar iklim değişikliği konusundaki hassasiyeti ve bu konu hakkındaki çözüm önerileri her ne kadar olması gerektiği gibi görünse de, ülkelerin bu hassasiyet için öncelikle bilinçlenmesi gerektiği ortadadır.

Ancak bilinçli toplumlar ile bilinçli ülkeler meydana gelecek ve bilinçli ülkeler ile sürdürülebilir bir kalkınma gerçekleştirilecektir.

Özetle, Birleşmiş Milletlerin bu gayretlerinin yerinde ve etkili olabilmesi için etkili ve yerinde uygulamalar gösterilmesi gerekmektedir.

Kaynakça

http://www.enerji.gov.tr

http://www.csb.gov.tr

http://www.un.org

http://www.bbc.com

Kaynak: Karınca temmuz/2020-1004 sayı

Hakkında kooperatif

Check Also

KOOPERATİF TANIMI VE FAYDALARI – ABDULLAH ÇAVUŞ/E.VERGİ MÜFETTİŞİ (18.03.2023)

KOOPERATİF TANIMI VE FAYDALARI ABDULLAH ÇAVUŞ/E.VERGİ MÜFETTİŞİ (18.03.2023) Ülkemizde kooperatifçilikle ilgili özel ve temel kanun …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir